“IŞIK VE SES” ÜNİTE ÖZETİ
A.IŞIK
KARANLIKTA GÖREBİLİR MİYİZ?
Daha önce karanlık bir ortamda bulunduysanız (mesela akşam elektrikler kesildiğinde, bir mağaraya girdiğinizde... vb.) siz de aşağıdaki tecrübeleri yaşamışsınızdır: Ortam tamamen karanlık olduğunda etrafımızdaki varlıkları hatta kendi vücudumuzu görmemiz mümkün değildir. Çok az bir ışık olduğunda, varlıkları biraz fark ederiz ama net olarak göremeyiz. Varlıkları net olarak görebilmek için yeterli miktarda ışığa ihtiyaç vardır. Eğer ışık çok fazla olursa, göz sağlığımız tehlikeye girebilir. Mesela, Güneş'e çıplak gözle bakmak sakıncalıdır.
Körebe oynarken ebe olduğumuzda, gözlerimiz bağlı olduğundan, gözümüze ışık ulaşmaz ve göremeyiz. Bu durumda etrafımızdakileri fark edebilmek İçin ortamı dikkatlice dinler ve ellerimizle yoklarız. Böylece çevremizdekileri takip edebiliriz.
Akşam, perdeleri iyice kapalı bir odaya girdiğimizde, odanın ışığını yakmadan bir şey bulmaya çalışırsak zorlanırız. Çünkü karanlıkta varlıkları seçemeyiz. Kapıyı bir miktar açık bırakarak kapıdan ışık girmesini sağlarsak varlıkları biraz daha ayırt edilebilir hale gelir. Lambayı yaktığımızda ise her şeyi tam olarak görebilir ve aradığımızı rahatlıkla bulabiliriz.
ÇEVREMİZDEKİ IŞIK KAYNAKLARI
Etrafa ışık yayarak, çevresini aydınlatan varlıklara ışık kaynakları denir. Güneş, yıldız, ampul, mum, trafik ışıkları, el feneri, ateş böcekleri birer ışık kaynağıdır.
1.Kendiliğinden çevresini aydınlatan ışık kaynaklarına doğal ışık kaynakları denir. Güneş, yıldız ve ateş böcekleri, doğal ışık kaynaklarına örnektir.
2.Normalde ışık vermediği halde yakıldığında, üzerinden elektrik akımı geçtiğinde çevresini aydınlatan varlıklara yapay ışık kaynakları denir. Ampul, mum, trafik ışıkları, el feneri, yapay ışık kaynaklarına örnektir.
Normalde ışık yaymadıkları halde, ortamda bulunan bir ışık kaynağı İle aydınlatıldığında, ışık yayıyormuş gibi görünen cisimler ise ışık kaynağı değildir. Bisiklet ve otomobillerde kullanılan reflektörler, ayna, alüminyum folyo, metal kaşık gibi varlıklar aslında ışık kaynağı değildir. Ama aydınlatıldıklarında ışık yayıyormuş gibi görünürler. Ay da benzer şekilde Güneş'ten aldığı ışınlarla, ışık kaynağı gibi görünür. Ama aslında Ay bir ışık kaynağı değildir.
Enerji varlıklar üzerinde çeşitli değişiklikler yapabilir. Işık da varlıklar üzerinde çeşitli değişiklikler yapabilir.
Güneş görmemesi için alüminyum folyo ile kaplanan bir bitki yaprağı zamanla sararır. Işıksız ortamda bitkiler büyüyemez. Yani bitkiler büyümek için ışığa ihtiyaç duyarlar. Bazı yiyecekler ışıkta fazla kalmaktan bozulur ve onların tatları değişir. Ayrıca uzun süre ışık altında kalan gazete elbise, perde gibi varlıkların renkleri solar. Hesap makinelerinde kullanılan piller ise ışığı elektriğe dönüştürerek kullanır. Varlıklar üzerindeki bu etkileri ışığın da bir enerji türü olduğunu gösterir.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE AYDINLATMA
Ateşin bulunması insanların yiyecek pişirme ve ısınma ihtiyaçlarını gidermekle kalmamış, gecelen karanlıktan korkmalarını da engellemiştir. Ancak ateş yakıcı olduğundan dolayı tehlikeliydi ve taşıması da zordu. Bu zorluğun aşılması için kandil, meşale gibi bazı aydınlatma teknolojileri devreye girdi.
Gün geçtikçe gelişen teknoloji insanları zamanla, gaz lambası ve mumla tanıştırdı. Bilim adamlarının yaptığı çalışmalar sayesinde teknoloji ilerlemiş ve 1880 yılında Thomas Edison'un elektrik ampulünü icat etmesi bu alanda bir dönüm noktası olmuştur. Şu anda ise bunlardan çok daha fazla gelişmiş bir teknolojinin ürünleri olan ampul ve flüoresans lamba günlük hayatımızda yaygın olarak kullanılmaktadır.
Yapılmakta olan araştırma ve geliştirme faaliyetleri ile gelecekte farklı aydınlatma teknolojileri ile karşılaşacağız. Sizin de bu konuda fikir ve projeleriniz var mı?
Aydınlatma, fotoğrafçı ve kameramanlar için çok önemlidir. Çünkü net fotoğraf ve görüntülerin elde edilebilmesi için uygun ışık şartları gereklidir.
YAŞAMIMIZI ETKİLEYEN AYDINLATMA
Elinizdeki kitabı okurken, aydınlatma için kullandığınız lamba yerine mum kullandığınızı düşünün. Fark edersiniz ki, ışık yeterli olmadığı için mum ışığı altında kitap okumak çok zordur. Edison ampulü icat etmemiş olsaydı, daha kısıtlı aydınlatma imkânlarıyla baş başa olacaktık. Futbol karşılaşmaları gece oynanamaz, arabalarla gece yolculuk yapılamaz, önemli birçok ameliyat yapılamazdı. Benzer örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Uzun süre veya yakından televizyon izlediğimizde, bilgisayar kullandığımızda gözlerimiz rahatsız olur. Çünkü televizyon ve bilgisayar ekranından yayılan fazla ışık gözlerimize zarar verir.
Bulunduğumuz ortamları aydınlatırken uygun ve tasarruflu seçimler yapmalıyız. Işık kaynağının parlaklığı, konumu, çeşidi maliyeti ve elektrik enerjisi tüketimini bu durumda dikkate almalıyız.
Özellikle ders çalışırken veya kitap okurken ışığın sol arkadan gelmesine ve kitabın gözümüzden yaklaşık 35-40 cm uzakta olmasına dikkat etmeliyiz.
Aşırı aydınlatma göz sağlığımıza zararlı olduğu gibi aile ve ülke ekonomisine de zararlıdır. Bu nedenle gereksiz ve fazla aydınlatmalardan kaçınmalıyız. Yazın saatlerin bir saat ileriye, kışın ise bir saat geriye alınmasıyla Güneş ışığından daha uzun süre faydalanıyoruz. Böylece diğer aydınlatma kaynaklarından tasarruf sağlıyoruz.
IŞIK DA ÇEVRE KİRLİLİĞİNE NEDEN OLABİLİR Mİ?
Işığın yanlış yerde, yanlış miktarda, yanlış yönde ve yanlış zamanda kullanılmasına ışık kirliliği denir.
Güneş battıktan sonra etrafımızı seçebilmemiz için yolların, evlerin, okulların yapay ışık kaynaklarıyla aydınlatılması gerekir. Göz sağlığımız ve çalışmalarımızın verimli olması için de doğru aydınlatma çok önemlidir.
Caddelerden, binalardan, alışveriş ve eğlence yerlerinden yayılan fazla ışık, çevrenin aşırı aydınlatmasına sebep olur. Aşırı aydınlatma geceleri gökyüzündeki yıldızların ve gök cisimlerinin çoğunun gözlemlenmesini engeller.
Yüksek bina ve kulelerdeki ışıklar, özellikle göç yolundaki kuşların yönlerini şaşırarak, kulelere çarpıp ölmesine sebep olmaktadır. Deniz kenarındaki parlak ışıkları ay ışığı sanan, deniz kaplumbağası yavruları ise yönlerini şaşırmakta ve tekrar denizi bulana kadar Ölmektedirler.
Işık kirliliğinin önlenmesiyle, yukarıdaki belirttiğimiz olumsuz durumlar ortadan kalkacaktır. Çevremizdeki aydınlatma teknolojilerini bu açıdan gözden geçirerek alınabilecek tedbirleri bir an önce uygulamaya geçirelim.
B. SES
HER SESİN BİR KAYNAĞI VARDIR
Çevremizdeki çeşitli varlıkların oluşturduğu, işitme organımızla algıladığımız etki ses olarak tanımlanır. Sesi oluşturan varlığa İse ses kaynağı denir. Mesela; "cik cik" sesinin kaynağı bir kuş, "hav hav" sesinin kaynağı ise bir köpektir. Farklı seviyelerde su doldurulmuş şişelerin ağzına doğru üflediğimizde her birinden farklı sesler çıktığını görürüz. Çünkü aslında bu şişeler farklı ses kaynaklarıdır.
Ses kaynaklarını doğal ve yapay olmak üzere iki grupta inceleyebiliriz. Kendiliğinden ses çıkaran ses kaynaklarına doğal ses kaynakları denir. İnsan, hayvan, su gibi örnekler doğal ses kaynakları grubundandır. Kendiliğinden ses çıkaramayan ancak bazı etkilerle ses çıkarabilen ses kaynaklarına yapay ses kaynakları denir. Müzik aletleri, radyo, kapı zili, korna gibi örnekler yapay ses kaynakları grubundandır.
Öğretmenimiz sınıfın ortasında konuşurken hepimiz dinleriz. Sınıfta farklı konumlarda bulunan herkes öğretmenin sesini duyabilir. Çünkü öğretmenimizin konuşurken çıkardığı ses her yönde yayılarak her birimizin kulağına kadar ulaşır.
Işık ve görmeyle ilgili kısımda körebe oyunundan bahsetmiştik. Gözü kapatıldığı için çevresini göremeyen ebenin işitme duyusu yardımıyla etrafındakiler! Fark ettiğinden söz etmiştik. Sesin kaynağını görmesek de sesin nereden geldiğini fark edebiliriz. Bu iki tane kulağa sahip olmamız sayesinde elde ettiğimiz bir avantajdır. Yani, yalnız kulaklarımızla bile yeterli ses çıkaran bir kaynağın yerini tahmin edebiliriz. Hatta kaynak hareket ederse, onun bize yaklaştığını veya bizden uzaklaştığını bile fark edebiliriz. Bu özelliğimiz ve duyduğumuz ambulans veya polis arabası sireni sayesinde bu araçların bize yaklaşıp yaklaşmadığını anlayabiliriz. Çünkü kaynaklardan gelen sesler kaynak bizden uzakta iken alçak, bize yakın iken yüksek olarak algılanır.
TİTREŞİM SONUCU: SES
Esnek bir cetveli eğip bıraktığımızda, teneke kutuya vurduğumuzda, gergin bir paket lastiğine dokunduğumuzda, bir, kavanozun ağzına gerilmiş balona vurduğumuzda bu cisimlerin titreştiğini görürüz. Bu titreşimler, yapılan işlemler sırasında oluşan sesin de sebebidir. Yani cisimlerin titreşmesi sonucu ses oluşur. Ancak şunları bilmeliyiz ki, ses çıkaran her maddenin titreşimini gözle göremeye-biliriz veya titreştiğini gördüğümüz her şeyin sesini duyamayabiliriz. Mesela televizyondan çıkan sesi oluşturan titreşimi göremeyiz ve bir kelebeğin kanat çırpışıyla oluşan sesi duyamayız.
Altı kesilmiş bir pet şişenin bu kısmına bir naylon poşet parçası geçirip, iyice gerdirerek paket lastiği ile sabitle-yelim. Şişenin ağzını yanan bir muma 2-3 cm yaklaştırıp, parmak uçlarımızla poşet parçasına sertçe vurduğumuzda mumun söndüğünü görürüz. Burada poşet parçasına vurarak oluşturduğumuz titreşim, havanın da titreşmesini sağladı. Şişe içinde yol alan titreşimli hava ise mumun sönmesine sebep oldu. Enerjinin varlıklarda değişiklik meydana getirebileceğini söylemiştik. O zaman, ses de bir çeşit enerjidir.
SESİN İŞİTMEDEKİ ÖNEMİ
Kar tanelerinin yere düşerken çıkardığı sesi duyamadığımız gibi balıkların kendi aralarındaki konuşmalarını da duyamayız. Ayrıca kanımızın damarlarımızda dolaşması sırasında oluşan sesi de duyamayız. Sesi çok kısılmış bir radyoyu da duymakta zorluk çekeriz. Daha iyi duyabilmek için sesi yükseltiriz. Uzaktaki birine sesimizi duyurabilmek için bağırırken, söylediklerimizi yanımızdakinden başkası duymasın diye fısıldarız.
Sesleri duymamızı sağlayan, hafif sesleri kuvvetli seslerden ayıran özelliğe sesin şiddeti denir.
Bazı düşük şiddetli sesleri duyabilmek, işitme yetimizin sınırlarını genişletmek için kullandığımız aletler vardır. Mesela nefes alırken akciğerlerimizde oluşan sesi, sindirim sırasında mide ve bağırsaklarımızda oluşan sesi duyabilmek için stetoskop denen aleti kullanırız. Ayrıca, işitme cihazı da çevremizdeki seslerin şiddetini artırmaya yarayan bir teknoloji ürünüdür.
Benzer şekilde duymak istediğimiz bazı seslerin şiddetini azaltmak için de teknolojiden yararlanırız: Çift kat cam kullanılmış pencereler, atış poligonlarında çıkan yüksek şiddetteki sesin dışarıdan duyulmasını engelleyen duvar kaplamaları, otomobillerin motorlarında oluşan sesin kabine ulaşmasını engelleyen ürünler teknolojinin bu alandaki faydalan